12 Ocak 2024

Nasuh Mahruki, Acun Ilıcalı, RTÜK…

.

Tam Masterchef'te şampiyon olan Esra'dan bahs edecektim, Nasuh Mahruki'nin CHP'den Beşiktaş Belediye Başkanı aday adayı olduğunu öğrendim.

Nasuh Bey ile yıllar önce birkaç kez karşılaşmış ve yaptığı, başardığı işleri tevazu içinde anlatışını hayranlık ile dinlemiştim.

İstanbul için depremin bugün yarın geliyor olma ihtimali üzerine CHP'nin böyle bir kişiyi, adeta deprem der demez akla ilk gelen kişiyi, tam da zamanında ve tam da ihtiyaç olunduğu noktada devreye almış olması büyük başarı.

Nasuh Bey'i Sayın İmamoğlu mu, Sayın Özel mi davet (ikna?) etti bilmiyorum ama bravo, büyük başarı.

Eğer seçilirse, İstanbullu hemşerilerin daha huzurlu yaşayacaklarını kesin biliyorum.

Onun geldiği disiplinde doğru bir tanedir ve tektir; uygulanmaz ise ölünür. Burada hataya yer olmaz. Yıllar önce AKUT'u kurmadan önce aktif dağcı iken Eski Sovyetler Birliği döneminin toprakları arasında bulunan 7000 metreden yüksek beş dağa tırmanan dağcılara "Kar Leoparı" ünvanı veriliyordu. Bu ünvan, çok az kişide vardı ve dünyada geçerliydi. Nasuh Mahruki bir kar leoparıdır.

Alpinizm (Dağcılık) sporunun en önemli ünvanı kabul ediliyordu.

Nasuh Bey için yukarıda söylediklerimi TV'de seyrettiğim Avrupa Alpinizm Federasyonu Başkanı ödül töreninde söylemişti. "Burada hataya yer olmaz…"

CHP'yi tekrar kutluyorum ve Nasuh Bey'e başarılar diliyorum.

Gelelim, güzel Çerkez kızı Esra Tokelli'ye. Bir TV programında benim tuttuğum müsabık idi ve erkekler arasından, bu erkek mesleğinde şampiyon oldu.

Yaşadığımız süreçte sadece benim neslim olsa idi "TV'de ne şampiyonası bu?" diye sorarlardı.

Bizim nesil TV ile ancak delikanlılık çağlarında tanıştı. O dönemlerde (1960'lar) ülkenin öncelik isteyen o kadar çok "elzem" ihtiyacı vardı ki, devlet TV'yi icat eden batı dünyasından 30, 40 yıl sonra TRT için bütçe buldu.

1930'larda İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde deneme yayınları başlamış, 1936'ta ilk resmi yayın İngiltere'de BBC ile izleyicilere ulaşmıştı. Almanlar 1936 olimpiyatlarını televizyondan izlediler.

Türkiye'de televizyon yayınları ilk kez İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından 9 Temmuz 1952 günü başlatıldı.

Her şey İstanbul Teknik Üniversitesi, Yüksek Frekans Kürsüsü Başkanı Prof. Mustafa Santur'un İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne yazdığı bir mektupla başladı. Santur televizyon deneme yayınlarına başlamak amacıyla bazı cihazların satın alınmasını talep ediyordu. "Son yıllarda önemli gelişmeler gösteren televizyon alanındaki eğitimimizi geliştirmek, ileride memleketimize de girmesi kaçınılmaz olan televizyon tekniğinde tecrübeli elemanlar yetiştirmek amacıyla yüksek frekans laboratuvarımızda küçük ölçekte bir televizyon tesisi kurmak çok uygun olacaktır." İzin verildi; küçük bir bütçe ayrıldı, stüdyo aletleri Philips'ten "temin" edildi. Ve Türkiye'nin TV macerası başladı. (Daha sonra da ülkede en çok Philips TV alıcıları satıldı. Olacak o kadar!)

1 Mayıs 1964 tarihli TRT Yasası'nın yürürlüğe girmesiyle birlikte, Türkiye sınırları dahilinde TRT dışındaki kurumların radyo ve televizyon yayınları yapması yasaklandığından, İTÜ TV, 1970 yılında yayınına son verdi ve vericileri de 1971 yılında TRT'ye devredildi.

Devlet tarafından yapılan televizyon yayını ise Ankara'nın Mithatpaşa Caddesi'ndeki iki binanın bodrum katında bulunan stüdyodan 31 Ocak 1968 günü siyah beyaz olarak 19.30'da gerçekleşmiştir. Yayın Ankara Radyosu spikerlerinden Nuran Devres'in "Burası üçüncü bant beşinci kanaldan deneme yayını yapan Ankara Televizyonu. Bugün 31 Ocak 1968. Bu akşamki deneme yayınına başlıyoruz." sözleri ile başladı.

Niye bu kadar net biliyorum; çünkü ben de orada idim. Kadim dostumuz Nuran da bizim gibi Ankara Radyosundan yetişmiş bir spiker idi. Ben 1950'lerin sonunda Yöneticisi Mükerrem Kâmil Su tarafından, Ankara Radyosu Çocuk Saat'ine annemin torpili ile girmiştim.

Daha sonraları, üniversite okurken, 1968'e kadar Ankara Radyosu, Türkiye'nin Sesi İngilizce Türkçe haber spikerliği, il radyosunda müzik programı vs. yapmıştım.

Sonunda TV deneme yayınlarına radyodan seçilen spikerlerden biri olarak, Nuran'dan sonra haberleri okuyan Zafer Celasun'dan sonra spor haberlerini okumuştum.

O günlerde insan, bir tarihin yazılmakta olduğunu tam kavrayamıyor. Bugün o günlerden kalan çok sağlam dostlukları (hayatta kalan!) hâlâ keyifle yaşıyoruz, yad ediyoruz.

TV süratle büyüdü, yepyeni bir sektör oluştu. 1990'da ülkede özel sektöre izin çıktı. Ve; Türk toplumu ciddi bir "metamorfoz" geçirmeye başladı. Bugün'e baktığım vakit ben kendi insanımı zor tanıyorum. TV de "algı olgusu" hâkim. Her konuda...

Bugün Türkiye'de 15 ulusal, üç bölgesel ve 126 yerel televizyon yayın yapıyor. Uydularda 600'e yakın kanal var. RTÜK'ün denetlediği radyo ve televizyon sayısı ise 1.780. Eylül 2021 itibariyle, devlet radyo ve televizyonu TRT, 14 televizyon kanalına sahip.

2009'da TRT Kurdî kanalı Kürtçe dilinde yayına başladı. Bence bu iktidarın yaptığı ilk iyi iş sigara yasağı, ikincisi Kürtçe TV oldu.

Yeri gelmişken; RTÜK 2000'e yakın yaptığı saatlik/dakikalık denetimlerde, bir haftada "Kızıl Goncalar" adlı TV serisini "bazı seyircilerin itirazı" üzerine yasaklamış. (Kesin sonuç bilinmiyor.)

RTÜK'te toplam 650 kişi çalışıyor. Bunların yarısı sürekli denetim memuru olsa; 300 küsur kişi eder. Bu kadar kişi, kendi imkanları ile bu kadar denetim yapamazmış gibi görünüyor.. Herhalde ilgili STK'lardan destek alıyorlar….

RTÜK basın müşavirliğine Kızıl Goncalar dizisinin kimin itirazı ile ne sebepten durdurdunuz diye sordum.

Basın Müşaviri Ertan Ömeroğlu toplantıda imiş.

Sekreter Hanım'a "Yazımı 17.00'de yolluyorum; bu hafta Kızıl Goncalar hakkında bilgi vermek istiyorum" dedim.

"Merak etmeyin, en geç 17.00'de bizzat ben geri ararım dedi."

Neyse, biz dönelim benim "şampiyona". Sadık okuyucularımın tahmin edeceği gibi bir "kadın" bu şampiyon.

Programın adı "Masterchef Allstar". 6 yıldır TV 8'de Masterchef olarak yayınlanıyor. Bu yıl geçmiş yılların derece almış yarışmacılarını davet ederek "allstar" yaptılar. İşte benim tuttuğum Esra Tokelli, Bu geçmiş şampiyonlar arasından birinci oldu. Aslında 2019'da da bir kadın, Cemre Uyanık şampiyon olmuştu. Ancak ben o yıl pek seyretmemiştim.

Esra yemek pişirme dalında hiçbir eğitim almamış, 20 yaşında bir oğlan doğurmuş bir ev hanımı. 2019'da katılmış, dereceye girememiş; bu yıl en baştan beri kazanacağım dedi ve kazandı.

Ben bir "kadın severim" ve bu tip kadın başarıları ile mutlu çok oluyorum.

Tabii bu iş Esra'nın şampiyonluk öyküsü ile tamamlanmıyor.

Yüz binlerce insanı (belki de milyon?) aylarca, prime-time da saatlerce ekrana kitleyen akıl; Acun Ilıcalı diye genç bir müteşebbisten geliyor. Masterchef gibi dışardan alıp da kendi kanalı olan TV 8'de nerede ise ölümsüz yaptığı başka programlar da var.

Ülkenin Acun gibi "inovativ" genç dimağlara çok ihtiyacı var. Bunlardan çok az çıkıyor. Bu defa TV sektörüne denk gelmiş. İnşallah bir gün endüstri dalında da böyle birilerini buluruz.

Kadın seviyorum diyorum ya; birkaç ay öncesine kadar çok sevdiğim bir kadın İyi Parti Başkanı Meral Akşener idi. Yerel seçimlerde takınacağı tavır ile bir defa daha değerlendireceğiz. Sadece ben değil; milyonlarca Atatürkçü seçmen...

Eğer aldığı kararlar, sonunda iktidar partisine yarar ise; bence kendisini 1 Nisan'da emekli edebilir.

Bu haftalık bu kadar sayın okur; Kızıl Goncalar konusunda bilgi veremedim. Saat 17.30 arayan soran yok...

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Davut Dursun, bir konuşmasında Anayasa'da ''bilgiye erişim hakkı''nın bulunmadığını bildirmiş. Dursun, ''Bilgi toplumunun Anayasa düzenlemeleri bilgi temelli olmalıdır'' demiş.

Yani öyle bir hak ki bu; benim gibi köşe yazarları mesela RTÜK'ten bir bilgi almak isterler ise, bu bir anayasal hak olmalı; yani o bilgi bana muhakkak verilmeli.

Verilmeli de; nasıl ve zaman verilmeli? Üç zamana kadar, duman sinyali ile mi?

Yazarın Diğer Yazıları

Bilgi, karar, cesaret….

Yorgun AKP siyasetinden kurtulmamız ve tamamen yeni bir “restorasyon hükümeti” kurmamız gerek

Seçim bitti, şimdi ne olacak?

Sayın Özgür Özel'in yarın seçim olacak ve kazanacak gibi siyaset yapması; sonra da seçimi kazanmış, düşüncelerini gerçekleştirecek yönetim kadrosunu ve prensiplerini vakit geçirmeden saptaması ve uygulamaya hazır olması gerek